|
UYKUDAKİ DEV
Sen
ellerinle sundun bana Sevgi dolu yüreğini. Almayan ellerim utansın. "Seni seviyorum" Dedin;
Usanmadan sevdiğini söyledin. "Ben de seviyorum" Demeyen dillerim utansın.
Gözlerim utansın,
Gözlerine bakamadım. Dizlerim utansın Önünde diz çökemedim.
İçime gömdüm
Binlerce "Seni seviyorum"u.
Sana içimi dökemedim.
Yüzlerce kez bu yüreği söküp
Atmak istedim ayaklarının dibine
Cesaret edip sökemedim.
Şimdi ben sana sunuyorum
Yorgun yüreğimi. İster vur yere dağılsın Ya da koy yüreğinin yanına, Tutuşsun, içinde küllenen kor.
Tutuşsun, alev alev yansın. Yıllardan sonra Uykudaki dev uyansın.
BAŞA
DÖN
GÜLERSE
ÇOCUKTUR ÇOCUKLAR
Gökkuşağından renkli düşler
Dilerse çocuktur çocuklar.
Yapıp boyundan büyük işler
Gülerse çocuktur çocuklar.
Dondurması
düşünce yere,
Gözyaşları sanki bir dere,
Verilen küçük bir şekere
Gülerse
çocuktur çocuklar.
Sevdiği yemekler pişince,
Balonu kocaman şişince,
Yere bembeyaz kar düşünce
Gülerse çocuktur çocuklar.
Bebeğinin kolu kopunca,
Mamasını kedi kapınca,
Annesi okşayıp öpünce
Gülerse
çocuktur çocuklar.
Arkadaş olunca
biriyle,
Onu kucaklar özveriyle,
Ağlarken yaşlı gözleriyle
Gülerse
çocuktur çocuklar.
BAŞA
DÖN
GÖNÜL
BAHÇEMİN EŞSİZ ÇİÇEĞİ
Senin gözlerin yıldızlardan yapılmış.
Onun için böyle aydınlık bakıyor.
Göğüs kafesinde çarpan yürek
Güneş gibi sımsıcak
Sevdikçe duygularımı yakıyor.
Senin saçların
Başaklardan yapılmış; sapsarı
Rüzgarda savruldukça yaz kokuyor.
Sabah çiyi inciler dizmiş tellerine
Taradıkça omuzlarına akıyor.
Yanakların, Öğle güneşinde gül goncası
Kokluyorum, doyamıyorum. Dudakların, Akşam kızıllığında tomurcuk karanfil
Öpmek geliyor içimden, Kıyamıyorum. Sen gönül bahçemin eşsiz çiçeği
Artık gizleyemem Herkes bilsin bu gerçeği;
Seni seviyorum!
Seni seviyorum!
BAŞA
DÖN
TOPRAĞA BİR
KIZILOK DÜŞTÜ
Toprağa bir
kızılok düştü.
Veysel'in sadık yari kara toprak
Onu bağrına bastı sımsıcak.
Güneş
damlar içine
Kumsala uzanmış genç kızların,
Benim içime hüzün damlar.
Bu zamanda sanatçı çok, adam çok;
Ama zor gelir bu dünyaya
Adam gibi adamlar.
Ve çok zor gelir senin gibiler
Sevgili Fikret Kızılok.
Ayrıldın
aramızdan
Bırakıp yaşlı gözle bizi.
Gözlerin gardiyan olsun
Gittiğin yerden gözle bizi.
Aşk
mahpushanesinde
Mahkum olmak isterdim;
Anlayabilmek için senin duygularını.
Sevgi denizlerinde aşka dalmak isterdim;
Bir yana bırakıp dünya kaygılarını.
Şimdi oralarda aheste yaşayacaksın,
Tasadan kaygıdan uzak.
Ne bu kalpler unutur seni,
Ne bu diller, gönüller unutacak.
Ayrıldın
aramızdan,
Bırakıp yaşlı gözle bizi
Gözlerin gardiyan olsun
Gittiğin yerden gözle bizi.
BAŞA
DÖN
BIÇAK
KEMİĞE DEĞMESİN!
Üzmeyin, ağlamasın ülkemin insanı,
Mutlu olmak hakkıdır elbet herkesin.
Söyleyin var mı bunun haklı bir yanı
Biri aç yatıp kalkarken biri hep yesin.
Bile
bile eğitilmedi, cahil kaldı,
Kendinden başkasına güvenmez oldu.
Yaşam için her biri ayrı bir yol buldu.
Sabır sabır da bıçak kemiğe değmesin!
Kiminin
işi gücü paradır hep para,
Bu ne hırstır, yürekleri olmuş kapkara.
Yaşamayı zehir ettiler insanlara,
Sabır sabır da bıçak kemiğe değmesin!
İlki zor bitirmiştir, bilmez orta, lise.
Oy verir, vekil seçer, gönderir meclise.
Eğer vekil halkın derdini bilmez ise...
Sabır sabır da bıçak kemiğe değmesin!
Yağmur altında ıslanmış toprak tozlaşmaz.
Soyludur ülkemin insanı kolay yozlaşmaz.
Azı az bilir, kararı karar, sızlaşmaz.
Sabır sabır da bıçak kemiğe değmesin!
Halil kardeş ! Anlayan anlamıştır, yeter.
Kokar bataklıkta bile çiçekler biter.
Yangın başlamışsa er geç dumanlar tüter.
Sabır sabır da bıçak kemiğe değmesin!
BAŞA
DÖN
BOZUK
PUSULAM
Ben girmeye çalıştıkça balam,
Sen gönül kapını kapıyorsun.
Ben sana aşığım sırılsıklam,
Sen başkasına tapıyorsun.
Benim
çilemin dolacağı yok.
Kimsenin çare bulacağı yok.
Ellere bir şey olacağı yok.
Ne yaparsan bana yapıyorsun.
Hem gurbetimsin hem sılam,
Ne haber yollarsın ne bir selam.
Yer yön bilmeyen bozuk pusulam,
Her gün başka yöne sapıyorsun.
BAŞA
DÖN
GÖZLERİN
GÖNLÜME DOĞMASAYDI
Yüreğim kurumuş bir göl olurdu,
Üstüne bu sevgin yağmasaydı yar.
Sararıp solardı, bir çöl olurdu,
Gözlerin gönlüme doğmasaydı yar.
Yaseni unutup yürüyecektim,
Ya da özleminle eriyecektim.
Sevgisiz kuruyup çürüyecektim;
Gözlerin gönlüme doğmasaydı yar.
Baharı yaşayıp yazı görmeden,
Sıcacık bir kalbe bir kez girmeden,
Gidiyordum sana haber vermeden,
Gözlerin gönlüme doğmasaydı yar.
Çiçeksiz meyvesiz ağaç olurdum,
Gereksiz yararsız ilaç olurdum,
Bir mumluk ışığa muhtaç olurdum,
Gözlerin gönlüme doğmasaydı yar.
BAŞA
DÖN
|
|